
Bu fotoğrafta Nil ne kadar büyümüş geldi gözüme..
Bana en çok gelen sorulardan biri
"çocukla bu kadar işi nasıl yapıyorsun?" oluyor. Kolay diyemem, bunun için uğraşıyorum.
Şu an çalışmıyorum, evdeyim ama bildiğiniz gibi tek başımayım. Annemle çok uzağız, kayınvalidem her dakika müsait olmuyor vs. Ama bir programımız olduğunda veya acil bir durumda daha yakın olan kayınvalidem koşar, gelir veya ben bırakabilirim. En azından kafam o yüzden rahat. Temizlik işini de kendim yapmaya çalışıyorum, bir buçuk hatta iki ayda bir oluyor eve birinin yardıma gelmesi. Bir de Nil' in 6,5 aylık emekleyip 7 ayda ayağa kalkıp her yere ulaşıp karıştırdığını düşünürsek işim o zamandan beri on kat artmış durumda.
Bazen düşünüyorum da çocuktan önce evdeyken, hatta hamileyken bile ne çok boş zamanım varmış. Bu zamanları nasıl doldurabiliyormuşum. Şimdi zaman denilen şey o kadar çabuk geçiyor ki, devamlı bir koşturmaca halinde. Bir de ben bunu tek çocukla hissediyorum, çok çocuklu olanlara Allah güç versin.
Bu dikiş, hobi işi tamamen benim isteklerim, herkesin böyle tercihleri olmayabilir ama zamanı yönetmeye çalışırsanız hepsi halloluyor. Ben şöyle yapıyorum :
- Gündüz televizyon açmıyorum. Bana zaman kaybı gibi geliyor, bir de çocuk için iyi olduğunu düşünmüyorum. Bizde televizyon ancak eşim işten gelince açılıyor.
- Nil ben birşeyle uğraşırken bir müddet kendini oyalayabiliyor. Bu da benim dikiş dikmem için bana zaman kazandırıyor. Tabii bu süre oldukça kısıtlı olduğu için dikiş işini başına oturup bitiremiyorum genelde, yavaş yavaş yapıyorum. Uyuduğu zamanlarda oturursam kesintisiz çalışabiliyorum.
- Yemek işini Nil' i mama sandalyesine oturtup yapıyorum. Katı gıdaya geçtiğimizden beri kendisi tutup birşeyler yemeyi sevdiği için oyalamak zor olmuyor. Ama bunlar da kısıtlı sürelerle. Yemeğin yarısını kucağıma alıp da yapabiliyorum.
- Ev toparlama işini sabah kalkınca veya yatmadan önce yapmaya çalışıyorum, eğer gün içine bırakırsam o iş olmuyor çünkü.
- Ütüyü mutlaka Nil gece uyksuna yattıktan sonra yapıyorum, çünkü ütü yaparken hiç tahammülü yok rahat bırakmıyor. Bir de tehlikeli zaten.
- Bilgisayar başına oturduğumda Nil de aynı odada oluyor, dikiş dikerkenki gibi oyuncaklarıyla veya ortalığı dağıtmak suretiyle eğlenebiliyor.
- Her yere beraber gidiyoruz biz. Markete, terziye, kumaşçıya. Hatta geçenlerde twitter' da da yazmıştım terzideki teyzelerin
" vah vah bırakacak kimsen yok mu" nidalarına maruz kalmıştım. Tamam terzi masasına çocuğu oturtup bir yandan da kumaşı kesmek normal olmayabilir ama ben böyle mutluyum.
Yine bir şansım var ki Nil gezmeyi çok seviyor. Yeni mekanlarda etrafa baksın, yeni insanları incelesin hoşuna gidiyor bunlar.
- En önemlisi de Nil' in uykusu. Çocuğu olmayanlar veya yardımcıları olanlar bu konuyu o kadar önemsemeyebilir ama tek bakanlar için çok önemli. Bu öyle bir kısır döngü ki uyku belirtilerini atlayınca uyutmak çok daha zor oluyor, giderek zorlaşıyor, sonunda kriz haline geliyor. Gündüz uykusu sorunlu olunca gece de uyumuyor falan. Nil dışarıda uyumaya alıştı, o yüzden pusetle rahat geziyoruz. Evde bazen dikkati dağılıp uyuyamayınca benim bütün işler aksıyor.
Bir de bu uyku meselesi kesinlikle çocuğun yapısıyla alakalı. Hiç gündüz uykusu olmayan o kadar çok tanıdığım var ki, veya koyduğu yerde uyuyan. Şu an için Nil bir sabah bir de öğleden sonra iki uyku yapıyor ama bir programımız varsa uykuyu atlayabiliyor, o kadar da dert etmiyorum. Aşırı rutin de çok iyi bir şey değil, eğer siz de her gün aynı şeyleri yapmıyorsanız tabii ki.
- Nil sabah erken kalkıp akşam da genelde erken yattığı için o uyuduktan sonraki zamanlar da bizim dizi, film izlememiz için kalıyor.
Genel olarak bunlara dikkat ediyorum ama herşeye yetişmek için kendimi de paralamıyorum. Ütü birkaç gün geç yapılıyor, Nil' in oyuncakları ancak gece toplanıyor, bazen dışarıdan yemek yeniyor ama hallediliyor hepsi.