Pazartesi, Ekim 31, 2011
Üstteki fotoğraflar geçen haftadan. Nil kendinden 7 ay büyük bir arkadaşıyla oyunda. Nil' in puanlı elbisesinin kumaşından arkadaşına da etek dikmiştim, onu götürdüm o gün.
Birkaç gündür ise pek enerjim yok.
Eşim biraz hasta, Nil biraz huzursuz. Hani uykuları düzeldi demiştim ya birkaç gün bize tatil verdikten sonra yine her gece defalarca uyanıp çığlık çığlığa ağlamaya başladı. Neredeyse iki saatte bir uyanıp yatağının içinde bir sağa sola dönüp kendine yer arıyor ağlayarak. Yatağında kalkmıyor ama uyuyamıyor da. Yanına gidip birşeyler yapıyorum, işe yaramayacağını bildiğim halde yatağına girip yanına yatıyorum. Olmuyor kucağıma alıp ninni söylüyorum, bazen uyuyor. Bazen daha çok çığlık atmaya başlıyor, emzirince sakinleşiyor. Açıkçası gece baya kalktığımı hatırlıyorum ama tam olarak ne yaptığımı hatırlamıyorum.
Hasta oluyor desem değil, sevdiği yemekleri güzel yiyor. Gündüz oynayıp her yere tırmanıyor.
Neyse, yine düzelecek diye umuyorum.
Eşofmanlarının paçaları kısalınca mutlu oluyorum :) Minik kızımın boyu uzuyor demek ki. Ama en çok saçları uzayınca mutlu oluyorum, Rıdvan Dilmen saç modelimiz bozulmaya başlıyor :)
Perşembe, Ekim 27, 2011
Bu Aralar
Bu aralar Nil daha sakin ve sanki 6 aylıkkenki günlerine yavaş yavaş dönüyor. Uykuları daha düzenli gibi. Geçen gece sabaha kadar deliksiz uyudu mesela.
Ağlayarak uyanmalara da ara verdi, ben yine dişe bağlayacağım bu durumları ama üst dört diş tam olarak çıktığından beri huysuzluğu gitti sanki. Daha çok oyun, sürekli oyun istiyor. Minik bebek kitaplarıyla arası iyi, oyuncaklardan ziyade evdeki olur olmaz şeylerle oynamayı seviyor.
Hayvanlara karşı inanılmaz tepkiler veriyor. Annemlerin köpeği Fıstık' la tanışmıştı birkaç hafta önce, geçtiğimiz haftasonu da biz bir nişandayken bol bol bakışmışlar. Yine de çok yakın temas ettirmiyoruz ama Fıstık' la değişik bir iletişimleri var uzaktan bile olsa. Biz o akşam dönene kadar Nil pusetinde uyumuş, Fıstık da kapının önünde nöbet tutmuş.
Bunun dışında gündemdeki olayları takip etmeye çalışmaktan başka da birşey yapmıyorum bu ara. Eminim herkeste aynı burukluk, garip bir hava var.
Salı, Ekim 25, 2011
Kumaş Mama Sandalyesi Yapımı
Kumaş mama sandalyeleri taşınabilir olması yönüyle çok büyük bir rahatlık sağlıyor annelere. Dışarıda, birçok restaurant ve cafe' de mama sandalyeleri var aslında ama olmayan yerler ve özellikle ev gezmeleri için çok yararlı bir icat. Bu mama sandalyelerinin en iyi örneklerine totseat ve mylittleseat adreslerinden bakabilirsiniz.
Benim yaptığım versiyon biraz daha değişik oldu ama herkesin yapabileceği, toka gibi ek malzemelerin gerekmeyeceği bir model olduğu için beğeneceğinizi umuyorum.
Malzemeler :
- Kumaş (ben poplin empirme kullandım)
- Lastik
- Elyaf (metreyle satılanlardan)
Öncelikle ölçülere bakalım, bunlar 9,5 aylık Nil' e göre kullandığım ölçüler. Birçok sandalyeye uyuyor, yüksek sırtlı olanlarda bebeğin altına bir minder koyarsanız daha iyi olur. Gri ile taralı bölümü sonradan ekledim, ilk fotoğraflarda o bölüm yok. Ek askıları da bebeğe göre ayarlamanız gerekiyor.
Ölçülere daha yakından bakmak için fotoğrafların üzerine tıklayın.
Ben kumaşımı daha az fireyle kullanmak için sandalye üst hiza diye belirtilen bölümü dikişli yaptım. Zaten alttaki fotoğrafta da iki parçalı haliyle belli oluyor.
Bol fotoğraflı anlatım için alttaki "devamını oku" yu tıklayın.
Pazartesi, Ekim 24, 2011
Siyah Kalem Etek
Bu yazımdaki beğendiğim modellerin ilki benim oldu, dikiş makinem sağolsun :) Bir süre önce aldığım çelik örme (çelik triko da deniyor; hafif yünlü, esnek, örme bir kumaş) kumaşımdan Burda dergisi şubat 2011 sayısındaki yüksek bel kalem etek kalıbını kullanarak diktim. Kumaşım esnek olduğu için arka fermuarı da yapmadım. Boyunu da diz altı yapmıştım ama çok kullanışlı olmayacağını düşünerek kısalttım sonrasında.
Öndeki pensler ve dört parçalı arka bölümüyle güzel oturan bir kalıp, yine de biraz esnek kumaşlar kullanılmasında fayda var bence.
Perşembe günü dikip cuma günü giydim bu eteği.
Çarşamba, Ekim 19, 2011
Masallar
Birkaç gündür akşam rutinine yeni birşey ekledik, masal okuma. Her akşam yemek, banyo, pijamaları giyme ve emzirme sonrası Nil' i kucağıma alıp ona masal okuyorum. Şimdilik çok hoşuna gidiyor, zaten uykusu da gelmiş olduğu için sesimi duymak sakinleşip rahatlamasına yardımcı oluyor. (Teşekkürler Dexter, yeni sezonda oğluna masal okuyor o da :)
Akşamları erken ve kolay uyuyor böylece ama geceleri birkaç kez ağlayarak uyanıyor. Çoğunda da gözleri kapalı ve yaşlı oluyor. O an sakinleştirmek zor oluyor işte.
Neyse, masal kitabı konusunda henüz tam aradığımı bulamadım, Nil' in fotoğrafta elinde tuttuğunu markette bulmuştum. Bugün bir de D&R da Dünya Masalları diye bir kitap buldum. Tavsiyelere açığım.
Bir de bu ara kendimi daha iyi hissediyorum, her şeye yetişmeye çalışmıyorum. Yemeklerimizi, yoğurdumuzu yapıp geri kalan zamanı oyunla geçiriyoruz Nil' le. O yüzden pek üretim yok bu ara :))
Pazartesi, Ekim 17, 2011
Nil' in Puanlı Tül Elbisesi
Dün akşam bir düğündeydik. Nil düğüne bu yazımda gözüken elbiseyi giydi.
Bolero B&G store dan, ayakkabılar (doktorumuz görmesin :) Wenice' den. Ayakkabıları ilk ve son kez giyiyor sanırım, bir daha giyemeyecek gibi. Ayakları küçük ama yüksek olduğu için sanırım babet giymesi hiç mümkün olmayacak.
Alttaki fotoğraflar cep telefonuyla çekildiği için maalesef çok iyi değil, bir daha giydirirsem daha düzgün fotoğraflarım artık. Fotoğraflarda hep dağılmış ve mutsuz durumda Nil, çünkü gece bir yere çıkmamız gerektiğinde uyku saati geçmiş oluyor ve biraz huysuzlanıyor maalesef. O yüzden bırakabilecek durumdaysam Nil' i götürmemeye çalışıyorum. Onun rahatı için.
Dün de düğünde uyku huysuzluğu çok fazlaydı. Neyse ki pusetinde daldı da düğündekileri çok rahatsız etmeden sustu.
Cuma, Ekim 14, 2011
Bu Kış İçin Seçtiklerim
Çok ama çok uzun zamandır beğendiğim parçaları yazmıyordum, bugün internette gezinirken aklıma geldi. Bu kış için seçtiklerimden bir kolaj yaptım.
1. Siyah Dolgu Topuk Bot : Sanırım iki senedir bakıyorum ama bir türlü istediğim gibi bulamadım.
2. Leopar Detaylı Çanta : Leoparı ne kadar sevdiğim ortada. Bu çanta da basit bir kıyafeti bir anda değiştirebilir.
3. Yarasa Kollu Gömlek : Bu yeni başlayan bir takıntı. Şöyle rahat, değişik etek kesimli, yarasa kollu bir gömlek istiyorum.
4. Kalem Etek : Aynı bu boy, çelik triko olabilir. Başta siyah tabii.
5. İspanyol Paça : İster jean, ister dökümlü kumaşlardan olsun; yeter ki paçaları bol olsun :)
6. Maksi Etek : Şifonlar yerini trikolara bırakabilir.
Ve renkler : kiremit, bej, lacivert ve mutlaka kırmızı.
Perşembe, Ekim 13, 2011
Leopar Hırka Maksi Etek
Bu leopar hırkayı dikerken nerdeyse çöpe atıyordum, kıyısından döndü.
Nil' in puset minderinin kumaşından baya kalmıştı, kendime hırka dikeyim dedim baya önce. Buradaki puanlı hırkayı kalıp olarak kullanıp kumaşımı biçtim. Hemen de diktim ama bir giydim ki kollar çok dar, penye kumaş olmasına rağmen model olarak kullandığım hırkanınki kadar esnemiyormuş. Bir süre kaldırdım hırkayı, çöpe gidiyordu.
Birkaç gün sonra hırkanın başına tekrar oturdum. Önce kolları kol evinden söktüm, açtım ve kol ağzına doğru daralan bir parça ekledim. Sonra da ön ve arka parçalarda kol oyuğunu biraz daha genişlettim. Kolu tekrar yerine diktim ve hırkayı kurtardım. Modeldeki gibi yaka kısmına aynı kumaştan biye yapıp döndürdüm. Kollara ve etek ucuna da makine çekince hazır oldu.
Dün bu hırkayı siyah kolsuz bluz ve yine kendi diktiğim siyah dantelli kloş maksi etekle giydim. Bir de yine seneler önce yaptığım kuşağı taktım.
Kloş etek kalıbı ve dikişi için bu yazıya bakabilirsiniz.
Bir de saçımı topladım dün, azıcık uzamışlar :)
Çarşamba, Ekim 12, 2011
Puanlı Tüller
Dün akşam favori kumaşlarımdan biriyle uğraştım. İki sene önce pazardan almıştım bayılarak. Su yeşili, siyah kadife puanlı ve tül. Kendime birşey yapamadım bu süre içinde, kısmet Nil' eymiş.
Haftasonu katılacağımız düğün için prensese abiye elbise diktim. Bebek abiyeleri piyasada hep sert kumaşlardan ve astarsız oluyor genelde. Astarlı olsa da polyester astar kullanılıyor. Bebeklerin bu kumaşlarla rahat edemeyeceklerini düşündüğüm için bu tarz elbiseleri hazır almıyorum. Dışını yine istediğim kumaştan yapıp içini yumuşak penyeyle astarlıyorum. Nil' in de bu şekilde daha rahat edeceğini düşünüyorum.
Bitmiş halini de giydirince yayınlarım artık.
Akşam ben dikerken kocam da bu fotoğrafları çekti. Normalde zorla çektiririm ama bu sefer yeni lensi deneme aşkına fotoğraflayıp durdu :))
Pazartesi, Ekim 10, 2011
Yağmurlu Günler Üst Dişler
Cumartesi yazdan kalma bir gündü, dün ise beklenen yağmur geldi. Yağmur, soğuk dinlemedik yine dışarılardaydık.
Bir önceki geceki uykularımız az olsa da karı koca yine de enerji toplamaya çalıştık. Nil' in iki hafta önce üst yan (ön değil, değişik işte) dişi patlamıştı. Şimdi de üstteki diğer üç dişi beraber geliyor. Hepsi birden bugün itibariyle patlamış durumda. Neyse ki cuma gecesi ağlayarak uyanmaları dışında iki gecedir biraz daha iyi. Artık rahatlamaya başladı sanırım.
Pazar günü Nil' i giydirdim, battaniyeyle sardım. Bir de pusetin yağmurluğunu takınca yürüyüşe hazır oldu kontes hanım. Evde o kadar sıkılıyor ki dışarıya çıkardığımda inanılmaz mutlu oluyor. Bir de tabii babaanne, dede, amca, yenge ve nine de vardı, bizimki mestti.
Açık havada baya uyudu. Temiz havayı çekti, kuzeniyle oynadı.
Cuma, Ekim 07, 2011
Dünküler
Dünün özeti genel olarak buydu.
Sonuç olarak ortaya bir elbise çıktı, astarlı-fermuarlı falan.. Ama normal bir dikiş değildi, o yüzden 5 saate yakın sürdü. Yanımda iki kişi bir de kamera vardı. Bu sefer uzun uzun anlattım, önümüzdeki ay yayına girer herhalde videolar. Pratik yaptığım şeyleri yavaş yavaş yapmak ne uzun sürüyormuş onu anladım.
Bu ara dikiş makinemin modeliyle ilgili çok mail almaya başladım, cevap verdim ama bir daha fotoğrafını yayınlayayım dedim. Makinem Singer Mars 2818, uzun zaman önce aldığım için bu model artık üretilmiyor. Onun yerine Singer' in en uygun fiyatlı modelleri bunun yaptığı her işi yapıyor. Bu ara overlok da yapabilen daha iyi bir makine istiyorum, takılmış durumdayım. Ne zaman olur şimdilik bilmiyorum.
Nil hanım ise dün babaannesinin misafiriydi. Giydirdim, götürüp bıraktım. İlk defa 6 saat ayrı kaldık kızımla.
Sanırım en çok evdeki oyuncak olmayan şeyleri oyuncak yaptığında mutlu. Bir de tabii aldığım bütün diş kaşıyıcıları bir tarafa atıp garip şeylerle dişini kaşıdığında :)
Rosacea için Doğal Reçete Denemeleri
Geçen sene ocak ayında karnımda kabartılarla doktora gittim ve bunun rosacea olduğunu söyledi, birkaç ilaç kullandım, geçti. Sonrasında, hamileliğimin 4. ayında bu sefer yüzümde çıkmaya başladı. Daha önce yaşadığımın artık yüzümde yer ettiğini ve büyük ihtimalle hayatım boyunca da cildimin buna yatkın olacağını söyledi yine doktor. Hamileyken ilaç kullanmadım ama ilaç kremlerden kullanmak durumunda kaldım kendi doktoruma danışarak. Bu kremler biraz hafifletse de genel olarak bir iyileşme olmadı.
Doğumdan sonra da o kremleri kullanmayı bıraktım ve gerçekten kötü bir görüntü (arada acılı) ile dolaştım. Geçenlerde ilaç kremleri tekrar kullandım, ilk başta biraz geçirdiler ama sonra yine aynı hale döndü yüzüm. Bu arada okuyucularımdan biriyle bu konu ile ilgili mailleştik, maalesef bunun tam bir çözümü yok ve antibiyotik kullanımı gerekiyor. Gerçi sonra kendisi başka doktora giderek çok daha iyi bir duruma geldi, ben henüz doktora gidemedim.
Uzun zamandır da internette bu konu ile ilgili arştırma yapıyordum. Türkçe pek kaynak yok ama dünya çapında insanların çokça yaşadığı bir problem bu. Okuduğum makalelerde birkaç doğal maddenin iyi geldiğini öğrendim. Bunlar çay ağacı yağı (tea tree oil) , papatya çayı (tonik olarak) gibi maddelerdi. Ben de kendimi kobay olarak kullanıp denemeya başladım. Şimdilik durum gayet iyi, yaklaşık üç haftadır deniyorum ve pütürler azaldı ve artık acımıyor. İlaç krem kullandığım zamanlardaki seviyeye geldi cildim.
Sebamed Hassas Ciltler için Sabun : Yüzümü illa köpürtüp yıkamam gerektiğini hissettiğimde kullanıyorum. Genelde egzama gibi hastalıklar için öneriliyor ama bana iyi geldi.
Çay ağacı toniği ve çay ağacı yağı : Bunları aktardan aldım. Çay ağacı akneler için de öneriliyor, antiseptik özelliği var. Toniği pamukla tampon yapıp uyguluyorum, biraz bekleyip yağını sürüyorum.
Aynısefa Kremi : Bunu da aktardan aldım. Aynısefa kremi aslında bilinen bir krem, cilt tahrişlerine falan iyi geliyor. Genelde tedavi amaçlı kullanılıyor. Bunu da yağdan sonra uyguluyorum.
Dermokozmetik ürünler de kullandım biliyorsunuz, yalnızca Inlight biraz iyi geldi diyebilirim. Şu an bunları deniyorum, bakalım sonra yine azacak mı rosacea bilmiyorum.
Doğumdan sonra da o kremleri kullanmayı bıraktım ve gerçekten kötü bir görüntü (arada acılı) ile dolaştım. Geçenlerde ilaç kremleri tekrar kullandım, ilk başta biraz geçirdiler ama sonra yine aynı hale döndü yüzüm. Bu arada okuyucularımdan biriyle bu konu ile ilgili mailleştik, maalesef bunun tam bir çözümü yok ve antibiyotik kullanımı gerekiyor. Gerçi sonra kendisi başka doktora giderek çok daha iyi bir duruma geldi, ben henüz doktora gidemedim.
Uzun zamandır da internette bu konu ile ilgili arştırma yapıyordum. Türkçe pek kaynak yok ama dünya çapında insanların çokça yaşadığı bir problem bu. Okuduğum makalelerde birkaç doğal maddenin iyi geldiğini öğrendim. Bunlar çay ağacı yağı (tea tree oil) , papatya çayı (tonik olarak) gibi maddelerdi. Ben de kendimi kobay olarak kullanıp denemeya başladım. Şimdilik durum gayet iyi, yaklaşık üç haftadır deniyorum ve pütürler azaldı ve artık acımıyor. İlaç krem kullandığım zamanlardaki seviyeye geldi cildim.
Sebamed Hassas Ciltler için Sabun : Yüzümü illa köpürtüp yıkamam gerektiğini hissettiğimde kullanıyorum. Genelde egzama gibi hastalıklar için öneriliyor ama bana iyi geldi.
Çay ağacı toniği ve çay ağacı yağı : Bunları aktardan aldım. Çay ağacı akneler için de öneriliyor, antiseptik özelliği var. Toniği pamukla tampon yapıp uyguluyorum, biraz bekleyip yağını sürüyorum.
Aynısefa Kremi : Bunu da aktardan aldım. Aynısefa kremi aslında bilinen bir krem, cilt tahrişlerine falan iyi geliyor. Genelde tedavi amaçlı kullanılıyor. Bunu da yağdan sonra uyguluyorum.
Dermokozmetik ürünler de kullandım biliyorsunuz, yalnızca Inlight biraz iyi geldi diyebilirim. Şu an bunları deniyorum, bakalım sonra yine azacak mı rosacea bilmiyorum.
Çarşamba, Ekim 05, 2011
Nil ve Defne Buluşması
Mordolap' la uzun zamandır konuştuğumuz bebeklerimizin buluşmasını sonunda gerçekleştirdik. Nil' in sık görüştüğümüz arkadaşları var aslında hepsi büyük ve özellikle bebekken bu ara çok büyük oluyor, çok oynayamıyorlar. Ama Defne Nil' den sadece 3 hafta büyük olduğu için iyi anlaştılar.
Gülüşleri, ağlamaları, hareketleri birbirlerine inanılmaz benziyor. Neredeyse aynı mimikleri yapıyorlar. Defne taytaylara başlamış, konuşma konusunda da çok istekli. Nil' in konuşmak için bir çabası yok maalesef :(
Önce Nil biraz sakin durdu, Defne oynamaya daha istekliydi. Sonradan ikisi de açıldı da güzel oynadılar. Tabii ki en sevdikleri oyuncaklar kumandalar, telefonlar ve kablolardı. Birkaç unutulan oyuncakla da oynadılar, haklarını yemeyeyim. Nil saksı topraklarını mıncıklama konusunda Defne' yi yoldan çıkarttı. Biz gittikten sonra kurallara geri dönmüştür diye düşünüyorum.
Onlar oynarken biz de biraz muhabbet ettik. Bu sosyalleşme bana da Nil' e de çok iyi geldi :)
Pasaj' da Mei Tai
Mei tai hakkında daha önce yazı yazmıştım, hatırlarsınız. Okuyucularımdan biri benim kullandığım mei tai bir de wrap sling in pasaj' da satışını yapmaya başlamış. Pasaj üyelerine duyurulur.
Bu pasajdan alabilirsiniz.
not : Nil 9 kilo oldu ve ben hala taşıyabiliyorum mei tai yle.
Pazartesi, Ekim 03, 2011
Bir Garip Haller
Bir önceki yazıya o kadar güzel yorumlar ve mailler geldi ki, onun üzerine bir şeyler yazmam gerekiyor.
Bir kere benimle aynı şeyleri hisseden anneler var. Hepimiz bebek büyütürken arada delirecek kıvama gelebiliyoruz demek ki. Çalışma konusunda farklı fikirler var, bence hepsi doğru. Bütün anneler de en doğru kararı veriyor her zaman. Benim için, içinde bulunduğum şartlar için, ailemin durumu için doğru karar Nil' in biraz daha büyümesini beklemek olacak şimdilik.
Ama bu bir şey yapmaya çalışmayacağım anlamına gelmiyor tabii ki, bulurum yine ben.
Bir de tabii ki Süpermen değilim ben, iniş-çıkışlarım var. Nil ağlayınca bazen ben de ağlıyorum, çünkü yabancı biri etinden et koparıyor zannedebilir, tarzı o. Ama bir el çırpıyor ki dünya değişiyor bir anda. Bir gün yemek yemiyor diye üzülüyorum, ertesi gün "iki kaşık ıspanak yedi" diye havaya uçuyorum. Gece çok kalkarsa aksi ve nalet olabiliyorum, kalkmazsa Duracell tavşanı gibi geçiyor günüm. Bu ara biraz bunalımdayım, yakında çıkarım :) Dikiş dikebilirsem biraz deşarj oluyorum, gezebilirsem çok mutlu. İşte böyle geçinip gidiyoruz :)
Herkese teşekkürler...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)