Cuma, Eylül 30, 2011
Haftanın Özeti
Bu ara yine bunalmış durumdayım. Nil' in sonsuz hareketi, ağlamaları beni çok yoruyor. Neyse ki Nil büyüdükçe babasıyla olan paylaşımları artıyor da biraz yetişebiliyorum. Günde sadece bir saat bırakabileceğim bir yer olmasını çok istiyorum, ama yok. Ancak önceden programlanan zorunlu zamanlarda olabiliyor.
Bir de giderek köreldiğimi hissediyorum artık. Mimarlığa dönüş konusundaki umutlarım giderek azalıyor. Maalesef uzak kaldıkça dönüşün zor olduğu bir mesleğim olduğunu düşünüyorum. Çalışmayı özlüyorum, Nil' le nasıl çalışırım bilmiyorum. Herkes nasıl çalışıyorsa öyle aslında. Ama işte, hiç bırakamayacakmışım gibi geliyor. Bir de bu düşüncelerim var.
Oturma/dikiş odama yeğenden kalan park yatağı kurduk, ben gündüz dikiş dikerken Nil hanım da yanımda oynasın diye. Önceden yere bırakıyordum ama artık arkamı döndüğümde odadan çıkıp gidebiliyor, kablolara ulaşabiliyor veya pedalın üzerine gelip oturabiliyor, o yüzden böylesi daha güvenli. Zaten bir saat bile ancak oynuyor, sonra sıkılıyor başka şeyler yapıyoruz. Bu şekilde bir leopar, bir çizgili parçayı bitirdim. Saks mavi bir parçayla da uğraşıyorum hala.
Kayınvalidemlerin Assos'tan getirdiği beş kilo domatesi çiğden rondodan çekip poşetlere koydum. Kışlık hazırlık yaptım.
Yine Nil hanım' a salonda da yer açtım. Koca orta sehpayı kör köşeye sığdırdım.
Bir süredir halıyı kaldırmıştık, çok yünlü diye. Vazgeçip tekrar serdim.
Bunların dışında bilgisayarı yeniliyoruz o yüzden bazı programlarım yok, onlarla da uğraşmam lazım.
Bir de haftaya bir şey var : Beni okuyanların çoğunun işine yarayacak bir şey. Yine ben anlatacağım. Şimdilik bu kadar bu bilgi, güzel bir şey olacak.
Perşembe, Eylül 29, 2011
HIV/AIDS Farkındalığı Projesi: Bize İyi Kalbin Gerek
HIV/AIDS ile ilgili ne kadar bilgiye sahipiz? Peki HIV/AIDS ile yaşayanlar hakkındaki düşüncelerimiz ne?
Aynı ortamda yaşayabileceğimizi biliyor muyuz, peki onların hissettiklerini?
Toplumda yanlış bilinenleri düzeltmek, gerçekleri öğretmek ve daha çok insana yayılmasını sağlamak için içinde blogger' ların da yer aldığı bir proje başlatıldı. Pozitif Yaşam Derneği' yle yürütülen projeye M.A.C. kozmetik ana sponsor oldu. Proje kapsamında 20 blogger' ın fotoğraflarını Dilan Bozyel çekti. Bu fotoğraflar 1-10 ekim tarihleri arasında "Bize İyi Kalbin Gerek" ismiyle Taksim metro yürüyen merdiven katında sergilenecek. Fotoğraflar pozitif bakış açısıyla aynı sosyal yaşamı paylaşabilmeyi anlatıyor.
Ben de bu projeye dışarıdan destek verenlerden olmak istedim. HIV/AIDS pozitif kişilerin sorunlarını anlatan, toplumun bakış açısını düzeltmeyi amaçlayan fotoğraf sergisine herkes davetli. Styleboom' a ve katılan diğer tüm blogger' lara başarılar diliyorum. Ve projenin bilgilerini verip "Bize İyi Kalbin Gerek" diyorum.
HIV/AIDS ile ilgili biraz bilgi :
HIV: Human Immunodeficiency Virüs (İnsan Bağışık Yetmezliği Virüsü)
Bulaşması sonucunda vücudun savunma gücü zayıflar ve birey bazı mikrop ve hastalıklara daha duyarlı hale gelir
AIDS: Acquired Immune Deficiency Syndrome (Kazanılmış Bağışıklık Yetmezliği Sendromu)
Tedavi edilmediği durumda HIV’in neden olduğu hastalıklar bütünüdür.
Sonuçta birden fazla hastalık veya kanserlerin ortaya çıkması ile AIDS tablosu oluşur.
Çözümsüz değil! 1996’dan bu yana tedavisi var!
HIV öpüşmek, elele tutuşmak, aynı bardak/kaptan yiyip içemek, aynı banyo ve tuvaleti kullanmak, kondom kullanarak sevişmek, aynı kuaföre gitmek, aynı objelere dokunmakla
bulaşmaz. Kısaca aynı sosyal yaşamın içinde birlikte yaşamaya ve paylaşmaya engel değildir.
HIV pozitiflerin en büyük sorunu toplum ve sevdikleri tarafından dışlanmak ya da dışlanma korkusu yaşamaktır. Tedavisi olan bir hastalığa rağmen pek çok HIV pozitifliyi bu önyargılar, izole etme ve yalnızlaştırma öldürmektedir.
Projeye Katılanlar : Pucca, Ceri Levis , Onur Yuksel, Koray Caner, Serapla Moda, Zet Fashion, Cindrella Under The Umbrella, Moda Cadısı, Modenise, Atgotten, Kim Lan Bu Hayatimin Erkegi, Pipi Disko, French Oje, Twitdayı ,Can Direkli, Alışveriş Cini, Fashion By Siu, Bilun Şen, Stilize, Styleboom, Miray Uçar
Proje Hakkında Daha Fazla Bilgi İçin :
Çarşamba, Eylül 28, 2011
Assos' tan Kalanlar : Balık Aşkı
Assos' tan döneli neredeyse bir ay olacak, ben en güzel kısmını yazmamışım. Assos' un en güzel tarafı kocanın tuttuğu, temizlediği tazecik balıkları yemekti. Kaptakiler tabii ki aynı gün tutulmamıştı, öyle olsa büyük ihtimalle balıkçılık yapardık, ama yine de sadece birkaç gündür buzluktaydı. Yeterli sayıya ulaşılınca sahilde temizlendiler, akşamına da yendiler.
Hamilelikten önce de balık severdim ama sadece küçük balık (hamsi gibi) yerdim. Hamileyken o kadar çok balık yedim ki, hem de çok severek. Hala da seviyorum, hamileliğin bende bıraktığı nadir güzelliklerden :)
Pazartesi, Eylül 26, 2011
Yeşil Plise Elbise
Bu yazımdaki eteğin kumaşının krem rengini de almıştım pazardan, ama renk olarak kullanışlı bulmadığım için boyamaya karar verdim. Haki toz kumaş boyasıyla su dolu kovada bekletmek suretiyle rengini değiştirdim. Haki renk boya kullanmama rağmen açık yeşil bir renk çıktı ortaya.
Kumaştan çok basit şekilde dümdüz tüp şeklinde ince askılı, astarlı bir elbise diktim. Üst kısmının sadece astarına lastik diktim, böylece astar elbisenin düşmesini engellerken dışarıdan da gözükmemiş oldu. Bel kısmına ise bu sefer ince lastik dikip büzdüm.
Bu fotoğraflar cep telefonuyla çekildiği için pek rengi doğru yansıtmamış, ilk fotoğrafta renkler daha doğru diyebilirim. Ayakkabılar Steve Madden' dan, bir süre önce çok severek almıştım. Kemer çok eski, Mango olması lazım. Çanta gözükmüyor ama benim yaptığım suni yılan derisi portföy.
Bu elbiseyle bir nikaha gittik, Nil hanım da bırakacak yerimiz olmadığı için bizimleydi. Gündüz olduğu ve herkesin kucağında gezdiği için çok mutluydu zaten, bir sorun olmadı.
Cuma, Eylül 23, 2011
Son Renk, şimdilik :)
Bir önceki saç boyası aktı biraz ve beni biraz yaşlı gösterdi sanki. Ben yine önce rengini açtım sonra da yine Palette' nin altın karameline boyadım.
Sanki bu daha iyi oldu :
Hani şu doğum sonrası (3.ay civarında) başlayan dökülme var ya, çok şükür artık bitiyor. Saçımın önlerindeki garip kısa saçların hepsi dökülüp yeni gelen saçlar. Bu şekilde devam etseymiş baya kel kalacakmışım hakikaten.
not : Saçım hala yıpranmadı, fotoğraftan belli oluyor sanırım. Dediğim gibi bu hem saç cinsiyle alakalı hem de evde kullanılan boyalar kuafördeki kadar yıpratmıyor.
Sanki bu daha iyi oldu :
Hani şu doğum sonrası (3.ay civarında) başlayan dökülme var ya, çok şükür artık bitiyor. Saçımın önlerindeki garip kısa saçların hepsi dökülüp yeni gelen saçlar. Bu şekilde devam etseymiş baya kel kalacakmışım hakikaten.
not : Saçım hala yıpranmadı, fotoğraftan belli oluyor sanırım. Dediğim gibi bu hem saç cinsiyle alakalı hem de evde kullanılan boyalar kuafördeki kadar yıpratmıyor.
Salı, Eylül 20, 2011
Tshirtten Bebek Taytı Yapımı
Bir önceki yazımdaki bebek taytını yapmak için sadece bir tshirte ve kalıp olarak kullanacağınız bir bebek taytına ihtiyaç var. İşaret kalemi de çok işe yarayacaktır. Koyu renklerde işaret kalemi yerine terzi sabunu da kullanabilirsiniz. Bir de not, tshirtün penyesi ne kadar likralı olursa tayt da o kadar kullanışlı olacaktır.
Tshirt yerine penye kumaş da kullanabiliriz ama tshirt kullanmadaki amaç etek ucundaki reçmeyi taytın paça bitişi yapmak.
Öncelikle kalıp olarak kullanacağımız taytı ağından ikiye katlıyoruz. Ön ve arka bacak oyuntusu farkettiği için hangi tarafın kalıbını aldığınıza dikkat edin. Bir de ön ortadaki bel, arkadan her zaman daha düşüktür. Bunu en son ön kısma biraz daha girerek de verebilirsiniz.
Taytın kalıbını çıkarmak için alt fotoğraftaki gibi ikiye katlamıştık, tshirtü de hiç kesmeden bu şekilde boyuna ikiye katlamamız gerekiyor. (pembe noktalarla işaretli olan orta hizası) sonra taytın yan kat hizasını tshirtün kat hizasına getirip ön veya arka oyuntuyu alıyoruz ve dikiş payını bırakıp kesiyoruz. Tshirtü açıp bu sefer taytı arka kısmının kalıbını çıkarmak için katlayıp yine yan katını tshirtün orta kısmına hizalıyoruz. Arka kısım biraz daha oyuk olacaktır, o kısmı da kesip yukarıda bahsettiğim beli de arkadan öne doğru inecek şekilde kesince tayt kalıbımız hazır olmuş oluyor.
Oluşan iki parçanın her birini paçadan ağa kadar dikiyoruz. (bunlar bacak arası dikişleri oluyor.) sonra da ağ kısımlarını birleştirip önden arkaya orta dikişi yapıyoruz. Bel kısmına da lastik geçirdikten sonra tayt hazır oluyor.
Paçayı tshirtün etek ucundan yaptığımız için bu kısma ayrı bir dikiş çekmeye gerek kalmıyor.
Beldeki dikiş kaymasını görmeyiniz :)
NOT : Penye diktiğim her yazıya bunu ekliyorum tekrar yazayım:
Penye kullanırken mutlaka penye/jarse iğnesi kullanın. Esnerken atmasını istemiyorsanız sık ayarlı zigzag dikiş veya esnek dikişle bütün dikişleri yapabilirsiniz.
Pazartesi, Eylül 19, 2011
Kalpli, Çizgili Biraz da Pembeli
Nil' in bu kıyafetinin büyük kısmı benim elimden çıktı. Siyah üzerine beyaz kalpli poplin kumaştan kloş bir etek diktim; beline pembe lastik, etek ucuna ise siyah dantel geçirdim.
Çizgili taytın yapımı için bir sonraki yazıyı bekleyin, çok çok kolay. Desenini veya rengini beğendiğiniz bir tshirtümüzü bu proje için kullanıyoruz :)
Nil' e doğduğundan beri o kadar çok tayt giydirdim ki, bütün taytlarını tepe tepe kullandı. Birkaç pantolon da almıştım ama işin özü bebekler pantolonlarını yalnızca bir veya iki kez giyebiliyorlar. Özenip alıyoruz ama çok gereksiz aslında. Ama taytları en az üç ay giyiyor, boyu biraz uzun olursa daha bile fazla.
Özellikle emeklemeye başladıktan sonra dizlerini koruyacak birşey giydirmek gerekiyor. Yoksa hemen kıpkırmızı oluyor emeklerken. Bu arada emekleme dizliklerinden almıştık ama rahat edemedi onunla, kayıp aşağı düşüyor :(
Saç bandı için ise eteğinde kullandığım lastiği uçlarından dikip üzerine avizeyi süslediğim keçe figürlerden pembe kalpli olanı diktim. Bunlara bir de pembe tshirt ekleyince akşam arkadaşımızın doğumgünü yemeğine gitmeye hazır oldu Nil.
Ben de kızımla uyumlu giyindim o akşam. Bu yazımdaki elbiseyi maksi eteğe çevirmiştim, onu siyah üstle giydim.
Cuma, Eylül 16, 2011
Leopar Puset Minderi
Puset minderleri, anneler bilir, inanılmaz kirlenir. Her ne hikmetse yaptıkları materyalin de silinince bir türlü lekeleri çıkmaz. Bodrum' da çareyi çamaşır makinesine atmakta bulmuştuk, iki günde bir yıkıyordum. Ama bakım talimatlarında, tabii ki, "elde yıkayınız" yazdığı için kumaşı arıza vermeye başladı. Dikişin bir yeri de hafif attı.
Ben de uzun zaman önce yapmam gereken şey için kolları sıvadım. Önce güzelce ölçtüm, biçtim minderin şeklini belirledim. Sonra penye leopar kumaştan minderi diktim. İçine elyaf geçirdim. Kemer çıkış yerlerinin ölçülerini tekrar pusetin üzerinde aldım ve ilik şeklinde makine geçip ortalarını keserek yuvaları açtım. Penye kumaş kullandığım için kesince atma problemi olmadı. İki üst ve bir alt kemer çıkış yerini açınca minder tamamlandı.
Minderle takım olsun diye kemer korumalarını da yaptım. Hani şu fasulye şeklinde olanlardan :) Bunun için aynı şekilden bir koruma için dört tane kestim. İkisini birbirine dikip içine elyaf koydum. Diğer ikisini ise elyafsız dikip kemerin geçmesi için iki tane ilik açtım. Son olarak da bu oluşan iki parçayı elyaflı olan dışta kalacak şekilde birbirine diktim.
Tam Nur Yerlitaş modeli oldu :)
Perşembe, Eylül 15, 2011
Kahve Bakır
Bu yazımdaki evde saç açma deneyimimi bir üst seviyeye taşıdım ve bir ton daha açarak kahve bakır rengine döndüm. Saç rengini açmak için Palette IL1 yoğun renk açıcıyı kullandım. Saçım boyalı olduğu halde hemen (ilk 10 dakikada bile) açtı. Bekleme süresinin sonunda ise saçım koyu turuncu gibi bir renge kadar açılmıştı. Yıkayıp kurutup Palette kahve bakır (6.70) rengini uyguladım. Renk oldukça iyi tuttu.
Bu işlemleri pazar akşamı yapmıştım ama ancak dün akşam bir arkadaşımızın düğününe gitmeden önce fotoğraflayabildim. Güneş vurunca bu şekilde baya kızıl gözüküyor. İç mekanlarda daha kahve.
(Saç-makyaj yine bana ait :)
Çarşamba, Eylül 14, 2011
Goblen Yastık
Annemlerin yanında Bodrum' dayken evi karıştırma fırsatım oldu. Eski eşyalarımın bazıları annemlerin taşınmasıyla oraya gitmişti. Eski odamdaki müzikçalar, kasetlerim :) ve küçükken yaptığım el işlerini bile buldum. Bunlardan bir tanesini, kuğulu gobleni yastık yapmak için aldım.
Önce süet kumaşla etrafına çerçeve döndüm. Gobleni hiç kesmeden üzerine diktim. Arka parçayı dikmeden önce etrafına kahverengi püsküllü bordür geçirdim. Son olarak da bordür içeride kalacak şekilde arka parçayı diktim, çevirmek ve doldurmak için boşluk bıraktım tabii ki. Çevirip içini boncuk elyafla doldurdum ve açık kalan yeri dikişle kapattım.
Bu ara ev tekstiline sarmış durumdayım, aklımda bir sürü proje var. Yavaş yavaş hepsini hazırlayacağım.
Salı, Eylül 13, 2011
Pembe-Gri Bebek Saç Bandı
Bir önceki yazımdaki elbisemi giydiğim gün Nil' in de üzerinde bunlar vardı. Birkaç gündür uykusuz geceler geçirince yazısı bugüne kaldı.
Bu ara hep yazlık elbiselerini taytlarla giydiriyorum çünkü artık büyüyor bunları giyemeyecek. Bu elbise Andy Wawa' dandı (ben unnado' dan almıştım ama ykm de satıyor). Gri ve pembe giyinince o sabah hemen bir de bant yaptım kızıma.
Pembe kalın ama yumuşak lastik saç bandı için çok iyi oluyor, sıkmıyor ama kaymıyor da. Pembe lastiği uçlarından diktim ve önce pembe dantel parçasını dikişin üzerine el dikişiyle sabitledim. Üzerine gri danteli büzüp yuvarlak yaptım. Gri kadife kurdeleler kullandım. En üste de koyu pembe ponpon, inciler, yapma çiçeklerle süsleme yaptım.
Nil' in altındaki örtüyü hatırlayan var mı, hamileyken dikmiştim. Bu yazımda var, neredeyse bir sene olmuş!
Cuma, Eylül 09, 2011
Çizgili Omuz Detaylı Elbise
Bu omuz modelini bir yerde görmüştüm ve not etmiştim. Uzun bir süre dikmek kısmet olmadı.
Geçenlerde siyah-beyaz çizgili kumaşa o modelin yakışacağını düşünüp bir elbise biçtim. Üst kısım için buradaki büstiyerin kalp yakasını düz straplez yaka halinde kullandım ve boyunu belde bitirdim. Alt kısım için kloş bir etek biçtim. Kalın askılar ve askılara eklediğim plili parçayla omuz detayını yaptım. Tümüyle astarlı çalıştığım için bitişi kolay oldu. En son da yine etek ucuna siyah dantel ekledim.
Kumaş pamuklu ama likralı olduğu için, fermuar yok, düğme yok :) El oyalayacak hiçbir şeyi yoktu yani.
elbise-ben diktim / çanta-trendyol olmalı / ayakkabı-steve madden (eski)
Elbise bitince beline bir kemer takma ihtiyacı duydum. "Desen karıştırma" olayını çok beğendiğim ama kendimde çok da uygulayamadığımdan mıdır bilmiyorum elim siyah üzerine beyaz kalpli kumaşa gitti. Çizgili üzerine kalpli desenle ucundan biraz karıştırmış oldum.
Perşembe, Eylül 08, 2011
Penye Bebek Battaniyesi
Bu battaniyeyi Bodrum' a gitmeden önce dikmiştim, twitter' dan da paylaşmıştım. Tatilde bol bol kullandım, yazısını ancak yazabiliyorum :)
Yazlık bir battaniye istediğim için tek kat penye kumaş kullandım. Üzerine geçtiğimiz ayların Burda' sındaki kuş figürlerinden kesip aplike yaptım. Aplike için desenli poplin kumaş kullandım. Penye üzerine aplike yapmak çok kolay değil o yüzden çift taraflı telayla önce aplikeleri sabitleyip sonra üzerinden diktim. Aslında böyle desenli penye kumaş bulabilsem daha iyi olacaktı ya, neyse.
Battaniyenin etrafına somon rengi penye kumaştan biye döndüm. (esnek kumaşlardan biye yaptığınızda verev kesmenize gerek yok, enine kestiğiniz parçalarla yapabilirsiniz.) Üzerine de gri renkte minik ponponlu şerit geçtim. Son olarak da bir köşeye turuncu nakış ipiyle "Little Birdie" yazısını işledim.
Tam benim minik kuşuma göre oldu.
Evde Saç Rengi Açma
Eski yazılarımı okuyanlar bilirler, evde saç boyama konusunda baya tecrübem var ve genel olarak olabilecek tüm aksaklıkları da yaşadım. Eğer evde saç renginizi açmak istiyorsanız, ilk olarak üzerinde "açıcı" yazan bir saç boyası kullanmanız gerekiyor. Veya boyaların arkasındaki saç renklerinde koyu saça uygulanabiliyor olmasını görmeniz gerekli. Saçınızda boya yoksa işiniz çok kolay, istediğiniz rengi daha kolay elde edersiniz ama saçınızda boya varsa rengini açmak zor oluyor.
Özellikle siyah veya kızıl gibi yoğun renklere boyalıysa, evde saçınızın rengini açmayı denemenizi tavsiye etmem.
Bir de saçın rengi açılırken genel olarak kızıl tonlarda açılır. Eğer küllü bir renk istiyorsanız üzerine birkaç boya yapmanız gerekebilir.
Saçımın ilk hali, yaklaşık bir ay önce Garnier' in çikolata kahvesine boyamıştım. Rengi sadece bir ton açacağım için 8 numaralı renk olan koyu sarıyı kullandım. Saçı açarken diplere özellikle sürmedim, dipler kendi rengim olduğu için sonradan kullanacağım boya zaten onu açacak.
Boyadıktan sonra kutunun üzerinde yazan süre kadar bekledim.( Eğer istediğiniz kadar açılmamışsa bekleme süresini uzatmak yerine tekrar saçı açmak daha iyi sonnuç veriyor. Bekleme süresi uzasa bile renk bir yere kadar açılıyor çünkü.) 30 dakika sonra sadece suyla duruladım ve kuruttum.
Açma işleminin sonucu aslında istediğim renge oldukça yakındı ama daha parlak bir sonuç istediğim için bu sefer de yine Garnier' in altın kumralıyla boyadım. Garnier kullanmamın özel bir sebebi yok aslında, saçım kısa olduğu için o kadar yetiyor. Bir de markette indirimdeydi, bir ara denerim diye almıştım.
Ve gün ışığında saçımın son hali. Sadece bir ton (5 ten 6 ya) açtım ve koyu bakır gibi bir renk oldu. Bu rengi daha önce de denemiştim, bu yazımda vardı.
not : sadece bir ton açık renkle boyayacağım için açma işlemine gerek olmadığı düşünülebilir ama bazen dipler açık, uçlar koyu kalabiliyor açık renkle boyandığı takdirde. O yüzden riske atmak istemedim.
Özellikle siyah veya kızıl gibi yoğun renklere boyalıysa, evde saçınızın rengini açmayı denemenizi tavsiye etmem.
Bir de saçın rengi açılırken genel olarak kızıl tonlarda açılır. Eğer küllü bir renk istiyorsanız üzerine birkaç boya yapmanız gerekebilir.
Saçımın ilk hali, yaklaşık bir ay önce Garnier' in çikolata kahvesine boyamıştım. Rengi sadece bir ton açacağım için 8 numaralı renk olan koyu sarıyı kullandım. Saçı açarken diplere özellikle sürmedim, dipler kendi rengim olduğu için sonradan kullanacağım boya zaten onu açacak.
Boyadıktan sonra kutunun üzerinde yazan süre kadar bekledim.( Eğer istediğiniz kadar açılmamışsa bekleme süresini uzatmak yerine tekrar saçı açmak daha iyi sonnuç veriyor. Bekleme süresi uzasa bile renk bir yere kadar açılıyor çünkü.) 30 dakika sonra sadece suyla duruladım ve kuruttum.
Açma işleminin sonucu aslında istediğim renge oldukça yakındı ama daha parlak bir sonuç istediğim için bu sefer de yine Garnier' in altın kumralıyla boyadım. Garnier kullanmamın özel bir sebebi yok aslında, saçım kısa olduğu için o kadar yetiyor. Bir de markette indirimdeydi, bir ara denerim diye almıştım.
Ve gün ışığında saçımın son hali. Sadece bir ton (5 ten 6 ya) açtım ve koyu bakır gibi bir renk oldu. Bu rengi daha önce de denemiştim, bu yazımda vardı.
not : sadece bir ton açık renkle boyayacağım için açma işlemine gerek olmadığı düşünülebilir ama bazen dipler açık, uçlar koyu kalabiliyor açık renkle boyandığı takdirde. O yüzden riske atmak istemedim.
Çarşamba, Eylül 07, 2011
Mavi Plise Etek
Sonunda aldığım plise kumaşlardan birini değerlendirebildim, düz maksi etek diktim. Hazır plise kumaşlarla çalışmak çok kolay değil, hem biçerken hem de dikerken yamulabiliyor. O yüzden en basit şekilde dikdörtgeni kenarlarından dikip bel kısmına uygun renkte bir lastik ekledim. Plise kumaşım şifon olduğu için de içine astar kullandım. Etek ucunu sık ayarlı zigzag dikiş çekerek bitirdim. Dikişin hemen dibinden de kumaşı kesip temizleyince bebe overloğu gibi oldu. Bu bitirme tekniği özellikle ince kumaşlarda iyi sonuç veriyor.
Eğer böyle dar değil de piyasadakiler gibi bol (kloş) modellerden istiyorsanız düz kumaştan kloş bir etek dikip plise yaptırmaya vermeniz gerekir. Hazır plise kumaşlarla o model olmuyor maalesef. Sonbahara kiremit rengi trikodan ne güzel olur mesela.
beyaz üst-?/ etek-ben diktim/ sandaletler-canzone (çok eski)/ çanta-limango olmalı.
Ve "arka planda Nil' i bulun" fotoğrafı.
Geçtiğimiz pazar günü evde saçımın rengini açtım bir ton, (nasıl yaptığımı anlatacağım) artık altın kumral gibi bir şey. Her ne kadar koyu gözükse de güneşte güzel parlıyor, sevdim.
Salı, Eylül 06, 2011
Evini Unutan Bebek
Ağustosun 9 undan beri evde değildim biliyorsunuz; önce Bodrum, bayramda Assos derken cumartesi gece döndük eve.
Bodrum' da annemlerin yazlığındaydım ve hep evdeydik, orada çekilen fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere çok güzel bir bahçesi var o evin. Çok huzurlu bir yer.
Annem yanımda olduğu için Nil' in ilk ateşine rağmen dinlendim diyebilirim. En azından gece uykusuzluğunu gündüz fırsat bulduğumda uyuyarak telafi ediyordum.
Assos' ta ise aynı evde bir sürü insan ve haliyle de yapacak bir sürü iş, üstüne de Nil' in diş huysuzlukları eklenince baya zorlandım.
Assos' tan dönüşte hem trafiğe yakalanmamak hem de Nil' in gece uykusuna denk getirmek için geçtiğimiz cumartesi akşam onda yola çıktık. Planladığımız gibi beş saatte eve geldik ve Nil yol boyunca uyudu.
Ama macera eve girince başladı: Nil odasını yabancıladı! Gecenin 3 ünde cin gibi etrafa bakınıp her gördüğünden ürktü. Yatağına yatırınca çığlık çığlığa ağladı. Son olarak 5te yanına (bebek yatağına, evet) girip yattığımı hatırlıyorum. 7de iki büklüm yatmaktan açamadığım dizlerim ve tutulan sırtımın ağrısıyla uyandım.
Şimdi daha iyi, çok şükür evine yatağına alıştı Nil.
Demek ki neymiş, hem büyükler hasret gidersin torunlarıyla hem de biraz dinlenirim düşüncesiyle tatili uzattıkça uzatmak bebeğe fazla gelmiş.
Pazartesi, Eylül 05, 2011
Aynı Tunik İki Yıl Sonra
Kendi üretimlerimden olan bu tuniği hatırlayanlar olacaktır, iki sene önceki bu yazımda vardı.
Çok rahat, aynı zamanda da şık bir parça. Bodrum' da beyaz şort ve sandaletlerle giydim.
tunik-ben diktim/ şort-mango (eski)/ sandalet-peacocks (eski, tr deki mağazaları kapandı)/ çanta-markafonidendi sanırım
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)