Bodrum' dan sonra Assos pek serin. Sabah ılık, öğlen bunaltmayan bir sıcak, akşam ise serin bir hava var burada. Assos' un mevsimi ağustos sonu eylül başı kesinlikle.
Nil uzun zamandır ilk defa pijama giyiyor yatarken. Bu arada ateşten sonra hala dişler patlayamadı. Hastanedeki doktorun ihtimallerinden biri de virütik bir hastalıktı, belki de onu geçirdi diye düşünüyorum.
Neyse, şu an iyi burada arkadaşları var. Babaanneyle dede henüz gelmediler, diğer akraba ve arkadaşlarla geçiyor vakit.
Benim denize giriş şeklim hala "bir dalıp çıkma" yla sınırlı.
Babası, amcası ve yengesi çok ilgileniyor, dinleniyorum sonunda.
Pazartesi, Ağustos 29, 2011
Assos yaz sonu
Cumartesi, Ağustos 27, 2011
Bodrum-->Assos
Bodrum-İstanbul arasını arabayla gitmeyi bebekle göze alamadığımız için Assos' a gidiyoruz. Bayram süresince orada olacağız.
Bu sefer de diğer anne-babayla vakit geçireceğiz. Babaanne ve dedeye gidiyoruz diğer bir deyişle.
Fotoğrafta iki parmağımın arası kadar olan yol bol viyaklamalı ve müzikli geçiyor. Artık küçük gelmeye başlayan ana kucağı/oto koltuğu Nil' i sıkıyor artık.
Cuma, Ağustos 26, 2011
%80
Dün koncam gelince bir kez daha farkettim ki Nil' in en az %80 i baba. Buna tavırlar, bakışlar da dahil.
Ala ala benim burnumu bir de alınganlığımı almış o kadar.
9 ay taşı, bak, emzir, yedir o gitsin babasının kopyası olsun çıksın. Çok adaletsizsin dünya! :)
Perşembe, Ağustos 25, 2011
3 günün sonunda
Dün kendine geldi sonunda Nil, ateşi de düştü. Neredeyse bütün günü ve geceyi uyuyarak geçirdi. Günlerdir süren uykusuzluğunu telafi etti.
Tam 3 gün boyunca ateşten bir şey yiyemedi, bana yapışık şekilde emip durdu sadece.
Bunlar yine hastalığın kolay tarafları, bir de huysuzluk var ki işte onunla iki kadın başedemedik. Devamlı bir ağlama ama katılırcasına. Çok acısı vardı yavrumun.
Sonunda bugün eskisi gibi gülerek uyandı, sabah uykusuna da gülerek yattı.
Çok şükür ki ilk hastalığını annemlerin yanındayken yaşadık ve çok şükür doktor muayenesinde de ateşin arkasından da başka bir şey gelmedi.
Hala dişin bu kadar zorladığını düşünüyorum. Üstteki dört tanenin diş etleri kabarmış durumda şu an, jel sürdürmüyor hala acıyor herhalde.
Büyük ihtimalle seneye bunları okuduğumda bu kadar zorlanmama güleceğim ama şu an için ilkti ve çok zordu.
Salı, Ağustos 23, 2011
Yapışık
Ateş gündüz düşüyor, gece yükseliyor. Neyse ki artık içim rahat, dün muayenesinde de tahlilde de birşey çıkmadı.
Yapışık yaşıyoruz yalnız, hiç keyfi yok Nilpot' un.
Pazartesi, Ağustos 22, 2011
İlk Ateş
Dün öğlen ilk kez ateşlendi miniğim, gece de yükseldi tabii. Şimdi biraz daha iyi, şuruplar baya düşürdü.
Şimdilik diş gibi duruyor eğer başka birşey çıkmazsa tabii.
Yedi buçuk aydır ilk hastalığı, zormuş.
Ama daha yeni başlıyoruz değil mi...
EKLEME :
Bugün öğlen ateş iyice yükselince soluğu acilde aldık. Akşama kadar hastanedeydik çok şükür tahlillerde birşey çıkmadı. Hala diş gibi duruyor ama döküntülü hastalığa da dönüşebilirmiş. Bakalım mesai devam ediyor.
Cumartesi, Ağustos 20, 2011
Üç renkli elbise
Hep yazıyorum ya burada az kıyafetim var diye, artık annemin dolabına dadandım :) Aslında tam olarak öyle değil, annem buralardan aldığı ama giymediği elbiseleri verdi bana.
Bedenlerimiz neredeyse aynı olduğu için kendimize diye aldığımız ama giymediğimiz kıyafetleri değiş tokuş ederiz hep.
Bu da onlardan biri, askılı üç renkli penye elbise. Sıcaklar için ideal.
Bu arada artık fotoğraflar pek Nilsiz olmuyor. İlkinde 'çirkin ol' diğerinde 'uçtu uçtu' Nil :)
Nil' in Yeni Cicileri
Dün Ortakent' teki Kipa' ya gittik. Daha önce girmediğim bir market olduğu için ürün çeşitliliğine şaşırdım. Dolaşırken bebek giyim reyonuna da göz attım. İyi ki bakmışım çok iyi indirim yapmışlar. F&F diye bir markanın ayrıca Disney' in ürünlerini satıyorlar ve fiyatlar çok uygun.
Şöyle örnek vereyim: beyaz kapüşonlu hırka 12, üçlü badi 9, üçlü patikli tulum 15 lira.
Yakınlarınızda varsa bakmanızı öneririm.
Cuma, Ağustos 19, 2011
Tatil ojeleri
Tatile giderken yanıma çok eşya almıyorum hele bebekle iyice azalıyor bana kalan yer.
Her şeyi küçültüyorum sonunda sıra ojelere geliyor :) Claire' s inkilerin boyu ideal.
Akşam güneşi
Denize gidiş saatimiz beş buçuk, dönüşümüz en geç yedi. Akşam güneşini alıyoruz sadece.
Nil' e yüzme, bana egzersiz. Hem kardiyo, hem ağırlık :)
Perşembe, Ağustos 18, 2011
Hareketli bebek sendromu :)
Nil hanım ayakta durmaya pek meraklı ya, uyuyamıyor artık.
Aslında uykuyla sorunu olmadı bugüne kadar. Hastaneden geldiğimiz günden itibaren uyku sorunu olmasın diye çok uğraştık babasıyla. İlk günlerde geceyle gündüzü ayırt etmesine, sonra da yatağındayken uykuya dalmasına yardımcı olmaya çalıştık. Bu şekilde 4 hatta 5 ay hiç sorun olmadı.
Diş sıkıntılarında maalesef her saat başı kalkıp ağlıyordu ve sadece emerek uyuyabiliyordu. Bu şekilde baştan beri yapmamak için direndiğim "emerek uyuma" ya alıştı. Sonra yatır-kaldır yöntemiyle bıraktırdım. Bu sırada yatağa yatırdığımda dönüyordu ama henüz kalkamadığı için elimi üzerine koyup pışpışlayarak uyutabiliyordum.
Buraya geldikten sonra birkaç günde o kadar hareketlendi ki artık yatakta yatırsam bile anında kalkabiliyor. En son dün akşam (twitterda da yazdım) iyice fena duruma geldi. Zaptedemeyince ayağımda salladım hemen uyudu, tam kalkıp odadan çıkacaktım ki hoop kalktı oturdu gözleri kapalı halde, sonra kendini öne verip önce dizlerinin üstüne sonra tutunup ayağa kalktı. Kalkınca uyandı artık tabii. Bu döngüyü üç kere ben, artık uyku fena sıkıştırdığı için ciyak ciyak ağlayınca da annem yaptı. Sonunda uyudu.
Uykusunda hala bir sorun yok aslında yine kendi düzeni ve süresinde uyuyor ama devamlı oyun oynamak istediği için uykuya dalamıyor.
Gün içinde devamlı oynatıyorum enerjisini harcasın diye, beraber azıyoruz. Her akşam üstü mei tai ye asıp denize yaklaşık 1 km yol yürüyorum. Sırf onu 10 dak. denizde yüzdürebilmek için. Ama yine de enerjisi bitmiyor, uykudan gözlerini ovuşturuyor hatta esniyor ama yatağa koyduğum an hoop ayağa.
Bir anda çok şey öğrendiği için oldu diyorum ve alışacak diye bekliyorum.
Bu arada (geçen gün blogcuanneye de yazdım) artık benim bebeğim de yaramaz yani artık "çok anne" yim. Bu zamana kadar sorunsuz ve uslu olduğu için hep "az anne" gözüyle bakıldı da bana, ondan.
Çarşamba, Ağustos 17, 2011
Nil' in Denizi
Bodrum' un denizini de çok sevdi. Akşam üstü sokmamıza rağmen üşümedi, şap şap oynadı Nil kontes.
Salı, Ağustos 16, 2011
Renk
Dün biraz sinirlerim bozulmuştu: Nil' in ciyaklayan bir bebeğe dönüşmesi, herşeye itiraz etmesi bir anda yordu beni. Anneannesinin kurtaracağını bildiği için devamlı kapıya bakıyor ağlarken.
Neyse ki annemler de onun ne cadı olduğunu sonunda anladılar da biraz rahat ettik.
Bugün iyiyiz, hatta herşey pek renkli gözüküyor bana.
Yeşiller, morlar, pembeler, maviler..
Pazartesi, Ağustos 15, 2011
Tarlalar Arasında
Dönüşte kocaman ağaçların yanından geçtik. Sonunda da yolda şekerlemesini yaptı Nil. Bahçelerde, dışarılarda o kadar mutlu ki, İstanbul' da apartmanda tıkılı kalması zor olacak dönüşte.
Pazar, Ağustos 14, 2011
Az eşya
Bodrum' a gelirken büyük valiz almamak için o kadar az şey getirdim ki. Birkaç şort, birkaç tshirt ve birkaç penye elbise.
Geri kalan tamamen Nil' in eşyalarıydı: kıyafetler, oyuncaklar, bakım ürünleri, tülbent, ağız bezi ve bilumum ıvır zıvır. Ayrıca acil durumlar için ilaçlar, süt sağma ekipmanları gibi şeyler. Gerçi artık alıştım otomatik olarak yapıyorum valizi.
Aslında bu kadar giysi bütün yazı bile geçirir ama yapamıyoruz işte. Dolaplar hep dolu, bir de ben diktiğim için daha da doluyor. Hep veriyorum ama bir türlü az eşyayla yaşamayı beceremiyorum.
Giydiklerim yazlık giysileri; şort, tshirt, bir de sandalet. O kadar:)
Cumartesi, Ağustos 13, 2011
Ayaklanma
Başkaldırı, kazan kaldırma, ayaklanma...
Sonunda Nil yedi aylık hayatındaki yatma bölümünden sıkılmış olacak ki ayaklanmaya başladı.
Şimdi bütün gün ayakta durmak, tırmanmak istiyor. Yer mantarı ne kadar komik göründüğünün farkında değil.
Ama onun için çok zor olmalı, uykusunda bile kafasını gömüp popoyu havaya kaldırıyor, bacakları da düzleştirip ilerliyor. Aklı hep onda, kendince egzersiz yapıyor.
Onun bu kadar çaba sarfetmesi yürüme hevesinden değil devamlı bir şeylere ulaşma isteğinden. Sanırım 'benim çocuğum bir şey ellemez' annesi olamayacağım bu gidişle.
Perşembe, Ağustos 11, 2011
Mei Tai
Bu mei tai bebek taşıma zımbırtısını çok geç öğrendim maalesef. Daha önce yazmıştım bebek arabası setinin içinden çıkan kanguruyu kullanmıştım ama çok rahat edememiştim.
Sonrasında slingleri kullandım, Nil kilolu bir bebek olmadığı için tek tarafa yük binmesi çok sorun olmamıştı. Ama birden inanılmaz hareketlendiği için bu sefer slinglerden aşağı sarkmaya başladı. Yere inecek ya, gözü hep yerde.
Geçen gün unnado' da kampanyasını görünce mei tai den aldım bir tane. Twitter' da da tecrübeli annelerin çoğu önermişti zaten.
Kullanımı gerçekten rahat, bağlanması başta zor gibi gözüküyor ama uçağın dar koltukları arasında bile yapabildim. Kangurudan farkı ise bunda bebek oturuyor ve bacaklarını geriye atıyor, böylece yürümek daha rahat oluyor. Dünkü yürüyüşü bununla yaptım mesela.
Almak isteyenler unnado' daki kampanyaları takip edebilirler veya sanal bebek mağazasına bakabilirler.
Çarşamba, Ağustos 10, 2011
Begonvil
Bodrum' un çiçeği begonvil fotoğraflara çok güzel fon oluşturuyor. Hele bu sene annemlerin evinin oradaki o kadar güzel büyümüş ki bayıldım.
Salı, Ağustos 09, 2011
Nil' in Bodrum' u
Sonunda uzun zamandır planladığımız Bodrum yolculuğunu yaptık Nil' le. Sabah uçakla geldik. Eşimin işleri dolayısıyla tek başıma gideceğim için biraz endişeliydim açıkçası. 7 aylık bebekle tek halledebilir miyim düşünüyordum, çok şükür kazasız belasız geldik.
Tek sorunu pusetle yaşadım. Puseti bagaja vermeyip uçağa kadar götürdüm ama pişman oldum. Her kontrol noktasında puseti katlayıp xray bantına koymamı istediler. İki sefer çocuğu çıkar, güvenliğin kucağına ver, puseti katla (bu arada çok memnun olduğum puset delirtti beni, devamlı kapatıp açmakta sorun yaşadım) puseti banda koy, çıkar tekrar aç, çocuğu güvenlik abiden geri al, bindir. Zorlanmadım desem yalan olur. Bence benim gibi tek gidecekler puseti de bagaja verip çocuğu sling veya wrap le taşısalar daha rahat olur gibi geliyor. Nitekim uçaktan inerken mei tai yi taktım, puseti alıp rahatça açtım. İçine çantaları koyup öyle sürdüm.
Bunların dışında oldukça rahatti. Herkes yardım etti, shuttle a binerken de ben yardım istedim.
Uçakta benim uslu kızım hiç sorun çıkarmadı. Kalkarken emzirdim, sonra biraz uyudu. İnişte asıl kulakları daha çok rahatsız oluyor diye emzirmek istedim, bizim inatçı oğlak istemedi. Ben de dr. umuzun önerdiği gibi kağıt mendili rulo yapıp kreme buladım ve kulaklarını tıkadım. Ondan mı bilmiyorum inişte de sorun olmadı. Gerçi uçuşun sabah olmasının da avantajı var, sabahları çok daha mutlu oluyor.
İndikten sonra da servise bindim, Bodrum' un içinde annemle buluştuk. Biraz sahilde oturup eve geldik. Şimdi horoz sesleri eşliğinde uyuyor benim topikim.
Yazlık Bebek Şapkaları
Bebek şapkaları yazın da kışın da çok kullanılıyor. Gerçi biraz akıllandıklarında hiçbiri kafasında bir şey tutmak istemiyor.
Dün gri olanı diktim. Kalıbını buradan buldum. Poplin kumaş ve astar olarak mermerşahi kullandım. Linkteki modelden farklı olarak şapkanın siperlik kısmını da astarladım. Böylece iki renk kumaş da gözüküyor. Bir de modelde kumaş fırfır vardı, ben fisto kullandım. Çene altından geçen lastiği olduğu için kafada durması daha rahat olacak diye düşünüyorum.
İkinci ise eski bebek şapkalarından, nostaljik bir model. Bunun kalıbını 2007 yılına ait bir Burda' da buldum. Kumaş olarak beyaz pamuklu kullandım. Kalıptan farklı olarak ense kısmına lastik geçirdim, daha iyi oturuyor böylece.
Pazartesi, Ağustos 08, 2011
Çiçekli Büstiyer
Çiçekli büstiyer - ben diktim / Beyaz jean pantolon - Zara (eski) / pembe hırka - Peros (Hemis olmuş şimdi adı) / çanta-Limango (markası yazmıyor) / ayakkabı - Nine West (eski)
Bu da büstiyerin kendisi, evden çıkmadan önce.
Ve yine bileklikler :
Cuma, Ağustos 05, 2011
Rengarenk Elbise
Çantayı geçen sene Koton' dan almıştım, üzerindeki zımbaları ben takmıştım.
Bu arada bir klasik olarak röflelerin uzamış hali hoşuma gitmiyordu. Bir tek bana mı öyle geliyor yoksa şu röfle uzayınca gerçekten renk değiştiriyor mu... Çözüm olarak gidip marketten boya aldım, saçım kısa olduğu için küçüklerden yeterli oldu. Garnier Naturals çikolata kahveyle boyadım. Kendi saçımla aynı renk şu an, sadece güneşte hafif bakır parlıyor o kadar.
Ve bileklikler :) Turuncu olan ince kurdeleydi, makrame bağlamayla değişik bir şey oldu.
Perşembe, Ağustos 04, 2011
Yaz Bileklikleri
Nedense yazın bileklik takmak daha cazip geliyor bana. Hafif yanık tende daha hoş durduğunu düşündüğüm için olabilir.
Malzeme almaya da çok çıkamıyorum bu ara ama cumartesi Forum' a gittiğimizde oradaki Hobi Meydan' a girip birkaç renk ip almıştım. Örme bileklikler (friendship bracelet diye geçiyor eğer yapımını bilmiyorsanız aratın bir sürü site çıkacak) yapmaya ise dün başlayabildim ancak. İlkokulun son yıllarıydı sanırım bu bileklikleri ilk yaptığımda, o zamanlar tek takmak modaydı. Okulda bile çıkarmadığımı hatırlıyorum.
Bu bilekliklerin birçok çeşidi var; benimki gibi V şeklinde olanı, baklava olanı ve tek taraflı düz olanı en temel modellerinden. Hayal gücünüze kalmış tamamen. Bu bileklikleri yaparken bence en iyi sonucu kanaviçe işlenen ipler veriyor düz oldukları için. Ama onun yerine diğer işleme iplerinden hatta iş orlonu diye satılan uygun fiyatlı ipleri bile kullanabilirsiniz.
Bunları bir günde bitirdim ancak, yapılışını hatırlayıp pratik kazanmak zaten baya sürdü. Ama hatırladığımdan uzun sürüyormuş yapımı.
Bunları ise ilk hersheyler' in tweetinde görmüştüm. Hatta çok beğendiğimi de yazdım, kendisinden alacaktım da. Ama o sırada Assos' taydık, sonra döndük. Burada ise ha bugün ha yarın diye Bodrum' a gitme planımız var, bir türlü tarihi kesinleştiremediğimiz için de kaldı. Bunlar genelde deri üzerine yapılıyor, hersheyler' in de yaptığı gibi ama ben farklı olsun diye iç kısımda kordon kullandım. Düğüm yerleri onunki gibi profesyonel olmadı kordondan dolayı.
Eğer bu tarzı beğendiyseniz ve uğraşmak istemiyorsanız buyrun hersheylerin pasajına, orada birçok renk var :)
Gözetleme Kulesi
Seyahatlerde bavulumuzun demirbaşı bu telsiz. Özellikle Assos' ta Nil' i üst katta yatırıp alt katta oturduğumuz için çok kullandım. Hem sesli hem görüntülü olması da çok işe yaradı. Bizim minik çok deli yattığı için bazen kolunun üstünde kalabiliyor, düzeltmek gerekiyor. En azından böyle odasına girmeden görebiliyorum ne durumda olduğunu. Bu telsiz de kızımın kuzeninden kalma bize, böyle şeyler elden ele kullanılabiliyor.
Yalnız bir kötü tarafı var ki evde kullanamıyoruz. Kablosuz internet ağları ve diğer sinyaller parazit yapıyor :(
Salı, Ağustos 02, 2011
Tavan Pervanesi
Nil' in odasının pervanesi dün takıldı. Tavan delme işini beraber yaptık eşimle akşam da babasıyla taktılar sonunda. Dediğim gibi süslediğim avize boşa çıktı. Onu abajur şapkası olarak kullanırım diye düşünüyorum. İşte Nil' in püfürük tavan pervanesi budur :)
Arkada gözüken kapı süsünü de ben yapmıştım hatırlarsanız, bu yazımda var.