Bir önceki yazımda bayramımı kutlayan herkese teşekkürler. Umarım herkes güzel bir bayram ve tatil geçirmiştir. Biz bayramda burada olmayacağımız için ailelerimizin bayramını önceden kutladık. Birkaç gün önceden bayramlaşıp öyle yola çıktık.
Cumartesi sabaha karşı 4′te başladı yolculuğumuz; 8 kişi, 2 arabayla yola çıktık. Gün aydınlanmadan Eskihisar-Topçular feribotuna yetiştik. Sanırım son kalkan feribot bizimkiydi. O kadar fırtına vardı ki denizin suları arabalara çarpıyordu. Neyse ki şoförler dışında herkes yarı uykulu vaziyetteydi de feribot o kadar korkutmadı. Ama şöyle söyleyeyim bizden sonraki feribotlar hava muhalefeti dolayısıyla iptal edilmiş, herkes körfezi dolaşmak zorunda kalmış.
Yol bundan sonra gayet iyiydi. Önce Marmaris’e gidip mutfak alışverişi yaptık sonra Datça’ya doğru devam ettik. Datça’daki arkadaşımızın yazlığına ulaştığımızda saat akşamüstü beş buçuk falandı. O gün çok birşey yapamadık tabi ki.
Ondan sonraki bir-iki gün hava biraz kapalıydı. Yazlığın tam önündeki denize bazı arkadaşlarımız girdi ama ben hafif kırık olduğum için girmedim. Kahvaltı ve öğlen yemeklerini evde yedik. Akşam yemeği içinse genelde dışarı çıktık. (Tabii dört bayan olunca işler kolay bitiyor, yemek yapmak, toplamak da o kadar problem olmuyor. )
Salı günü ise tekneyle gezintiye çıktık. Hava bu sefer oldukça iyiydi. (Yani yaz gibi değil tabi ama az bulutluydu) Denize bu kez ben de dayanamadım. Deniz dışarıdan daha sıcak olduğu için çıkınca biraz üşüyorsunuz, hemen kurulanıp üzerini değişmek gerekiyor. Datça’nın birkaç koyunu dolaştık. Açıklarda tekne baya salladı. Beni denizin tuttuğunu sanırdım meğerse tutmuyormuş. (Datça yollarında araba daha çok tuttu beni)
Akşamına ise Selimiye’de Salih Kaptan’ ın yerinde yemek yedik. Genelde Selimiye’ de herkes Sardunya’yı bilirmiş, burası hem daha uygun hem de güzel bir yer. Deniz kenarında birkaç tahta masadan oluşuyor. Balıkları kıyıda temizliyor, ekmeği kendileri yapıyorlar.
Bugün işe gidecekler olduğu için, (eşim de dahil) perşembe(dün) sabahı 10:30 da Datça’dan ayrıldık. Dört arkadaşımız orada kaldı, onlar cumartesi dönecekler. Datça’dan Muğla’ya kadar virajlı yollardan geldiğimiz için orası biraz kötüydü. Sonra yollar gayet iyiydi.
Çine’de yemek yedik, çöp şişini tavsiye ederim. Bodrum’a giderken de orada yemiştik, çok başarılı bence. Ara ara yol çalışmaları yüzünden tek şeride düşen yolları tankerlerin işgal etmesi dolayısıyla yollar biraz tıkansa da Susurluk’a kadar baya iyi geldik. Saat 17:00 gibi Yörsan’a girip tost-ayran aldık. (Yörsan’dan önce Ulusoy da var oranın da tostu güzel. )Saat yediyi on geçe Topçular sapağına gelmiştik, kuyruk sapağa kadar uzuyordu. Biraz bekledik, baktık ki hiç ilerlemiyor sıradan çıkıp devam ettik körfezi dolaşmak için.
Yanlış karar verdiğimizi Ulaşlı’ya gelince anladık. Yol çalışması için tek şeride düşen yolda kilometrelerce kuyruk bekledik. Gölcük’e kadar adım adım gittik. Bu sırada direksiyon başında deliren insanlar karşı şeritten gitmeye falan başladı. Böyle durumlarda insan kime kızacağını şaşırıyor hakikaten. İnsanların bayram dönüşünde işkence çekeceğini bile bile çalışmaları bitirmeyenlere mi, yoksa saatlerdir yolda olmaktan artık garip yerlere girmeye çalışan insanlara mı. Kaza yapmayı göze alıp karşı şeritten gitmeye çalışanlar vardı, öyle diyeyim. Eskihisar sapağına geldiğimizde saat tam onu on geçiyordu, yani Topçular’dan Eskihisar’a tam üç saatte gelmiştik.
Pazar günü İstanbul’a dönmeyi düşünenler, ne olursa olsun bence Topçular’dan karşıya geçin. Körfezi dolaşmak gibi bir hataya düşmeyin. O yol çalışması bitecek gibi gözükmüyor çünkü.